Bir siyasi kumpasla karşı karşıyayız

Görüntülerin bugünmüş gibi kullanılması siyasi ahlaksızlıktır

Günlerdir İstanbul il binasının satın alınışına ilişkin kamera görüntüleri izliyoruz.

AK Parti en iyi bildiği işi yapıyor. Yine kumpasla karşı karşıyayız. Video ile kurulmuş bir kumpas var. Dört buçuk yıl önce çekilmiş, hukuka aykırı olarak kaydedilmiş, şantaj amacıyla kullanılmış görüntüler siyasi kumpasa alet ediliyor.

Dün (Önceki gün) Erdoğan’ı duyduğumda inanamadım. Dedim ki, “Bu filmi daha önce görmüştük.”
14 Mayıs’ta sahte video yaptırmıştı. Siyaseten üstünde tepindi. Oysa montajdı. Burada eski videoyu servis ettiriyor. Seçime veya kurultaya dairmiş gibi kullanmaya çalışıyor.

Sahte video yaptırmakla aynı ahlakın ürünü.

Ben videoyu gördüğümde sadece bir kişi görünüyordu ve etrafı buzlanmıştı. Tarih yoktu. Dedim ki “Orijinalini bulun, buzladıklarına göre çarpıtma var.”

İlk tweetler şöyleydi: “Kurultayda para sayma görüntüleri…” Tarihin 2019, yerin avukat bürosu olduğu ortaya çıktı. Belli ki yasa dışı bir iş yapılmıyor. Herkesin bildiği bir işlem tamamlanıyor. Özellikle büroda teslim edilmesi istenmiş. İlk günden kurgulanmış bir kumpas olduğu anlaşılıyor.

Soruşturmadan memnunuz. Enine boyuna ortaya çıksın.

Siz ne zaman suç duyurusunda bulundunuz?

Ertesi gün. Çünkü bizim arkadaşlara şantaj olarak kullanmışlar.
“Elimizde para sayma görüntüleriniz var” diye.

Ne zaman?

Bir yıl kadar önce.

Benim açımdan durum şu: Benim dönemim değil, şu anki il başkanımızın dönemi değil. İl başkanlığımız değil, CHP’ye ait bir yer değil. Yapılan iş, son derece iyi niyetle yapılmış. Ama meseleyi kurultay diye yansıtmalarının sebebi, partinin içini karıştırmak. CHP’yi kirli görüntülerin içindeymiş gibi gösteren, baştan aşağıya planlamış bir kumpas.

Erdoğan şöyle diyor: “İşin içinde deste deste paraların girmesiyle bu oyun iyice kirlendi.”

Tamamen iftira. Bu görüntülerin bir gayrimenkul satın alınırken alıcıyla satıcı arasında yaşanan görüntüler olduğunu herkes biliyor. Bugünmüş gibi kullanılması siyasi ahlaksızlık.

En yakın arkadaşlarıma “Seçimi kazandık anlaşılan” dedim.

Çünkü İstanbul’u kazanmak için görüntüyü zamanından ve bağlamından koparıp bugünle ilişkilendiren bir yalana AKP’nin genel başkanı sığınıyorsa sürecek kozu kalmadı demektir.

CHP’liler neden usule aykırı olarak elden para vermişler?

Gayrimenkul alışverişinde satanın kurallarına uyuluyor. Yoksa satmıyor. Diyor ki “Şu kadarını nakit olarak vereceksiniz.” İstenen bir binayı kaçırmamak için satıcının talebine uyulmuş.

Yasaya aykırı bir mevzu yok. Bağışların nasıl toplandığı sorulduğunda Anayasa Mahkemesi gelip görür.

Bu paraların eski CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı ve İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer tarafından toplanıp verildiği ifade edildi.

O detaya hakim değilim ama paraların nasıl toplanacağı Siyasi Partiler Kanunu’na göre belli. Sorulan her soruya parti cevap verir.

CHP’li diye bilinen kimi isimler bu görüntülerde iktidarla hareket etti ve etkin rol aldı.

Kamuoyunun CHP’li diye tanıdığı simaların pek çoğunu CHP’li görmüyorum. Partide önemli bir figür gibi yansıtıldılar. Ne kadar partili oldukları o gün ortaya çıktı.

Altınok’un malvarlığını görünce ‘Allah Allah’ dedim

Ankara’da vaziyet ne?

Oldukça iyi. Mansur Başkan, geçen seçimde oy aldığı herkesin oyunu alıyor. AKP ve MHP’lilerden ciddi oy akışı var.

Mevcut üç belediyemizin dışında Polatlı, Gölbaşı, Mamak, Etimesgut ve Beypazarı’nı alıyoruz. Çeper ilçelerde başa baş yarıştığımız sekiz ilçe var.

Turgut Altınok’un mal varlığını gördünüz mü?

(Gülüyor) Gördüm. Dillere destan. “Mülk Allah’ındır” diyordu ya. Bugüne kadar Allah biliyordu. Bugünden itibaren biz de biliyoruz. “Allah Allah” dedim ben görünce. (Gülüyor)

“Niye söylemiyor acaba” demiştik. Turgut Bey’in mal varlığına bakınca anladık.

Biraz eksik… Çünkü araba yok, ziynet eşyaları yok, banka hesapları yok, çocukları ve eşinin üzerindeki gayrimenkuller yok.

Benim malvarlığı beyanımda eşimin hesabı ve kızımın kumbara hesabının kaydı var. Birinci derece yakınlar da lazım. İkinci derece yakınlarla hesap hareketlerini de almak lazım.

Mamak’ı vermedim yaylım ateşine başladı

İyi Parti adayı Cengiz Topal Yıldırım sizden bir şey istedi mi?

İstedi.

Ne istedi?

Aylin Nazlıaka kanalıyla Etimesgut’u istedi. O sırada biz Erdal Beşikçoğlu’na aday göstermiştik.

Yüz yüzeyken ne söyledi?

Çankaya’yı istedi. Dedik ki “Çankaya, CHP’nin amiral gemisi.”

Bir tarif yaptım. O tarifin kendisi olmadığını anladı. Mamak’ı istedi. “Mamak’ı verin, Etimesgut’u getireyim” deyip Etimesgut kampanyasına da katkı yapabileceğini söyledi. Geçmişte Mansur Başkan’la elektriklenmeleri vardı. “Beni aday gösterin Mansur Başkanla çok uyumlu çalışırım” dedi. Aday olmayınca yaylım ateşe başladı.

Neden Mamak’ı vermediniz?

Niye verelim? Niye vermediğimiz gayet anlaşılır şu yaptıklarından.

İstanbul’da en az 20 ilçe kazanacağız

İstanbul’da size göre tablo ne?

14 ilçemizde kayıp beklemiyoruz. 14 artı 14 diye umudumuz var.

Bu bir iddia tabii.

Evet, 20’nin üzerine çıkacağımızı düşünüyorum.

14 Mayıs aritmetiğine bakarsak, CHP’nin oyu yüzde 28’di. Cumhur İttifakı ise yüzde 42. Fakat şu an İstanbul’da İmamoğlu önde. Bu tablo nasıl oluştu?

Bir kere hiçbir şey yapmasak bile yalanla oluşturulmuş algılar çöktü.

“CHP gelirse yardımlar biter” dediler.

Beş katına çıktı.

“CHP çöp demektir, çukur demektir, hizmet yapmaz” dediler. Şimdi kaç kilometre metro yaptığı tartışılıyor.

Başta pandemi olmak üzere kriz dönemlerinde CHP’li belediyeler kendi başlarına hızlı reaksiyon alabilen, karar verebilen bir kapasiteye sahip. AKP’dekiler Ankara’da birilerinin bir şey yapmasına alışmış.

Pandemide şaşkınlık vardı. Devlet üç maskeyi dağıtamıyordu.

Şimdi komik geliyor ama bir yanda AKP’li başkanlar “Bakalım Ankara ne yapacak” diye beklerken, (CHP’lilerden) birisi sahra hastanesi yapmaya çalışıyor, birisi solunum cihazı yapmaya çalışıyordu. Ankara’dan bir şey gelmesini beklemeden harekete geçen bir refleks vardı.

AK Partililerde boş sokaklar, CHP’lilerde ise dozerleri gördük.
İSKİ altyapı yaptı, yağmur suyuyla atık suyu ayırdı. Viyadüklerde boğulan kalmadı. Bunları biz görüyoruz da İstanbul görmüyor mu?

Bir de seçmen şunun farkında.

1 Nisan sonrası Türkiye’yi ekonomik olarak zor süreç bekliyor.
Acı reçeteyi beşli çeteler içmeyecek.

1 Nisan’a giderken CHP sistemli şekilde hem yalnızlaştırılıyor, hem de güçsüz bırakılmak isteniyor. 1 Nisan’dan sonra acı reçeteyi içirirken muhalefet kendisiyle uğraşsın isteniyor.

AK Parti-MHP birlikteliğine karşı seçmen CHP’li adayların arkasına geçiyor. Sandık ittifakı kuruluyor ve bu, seçmen vicdanında kuruluyor.

Burcu Köksal’ın açıklamısı geçikince zarar verdi

Burcu Köksal, İstanbul’u sabote mi etti?

Kötü niyet ve kastının olduğunu düşünmüyorum. Ancak Afyon dışında sonuçları olabilecek sorunlu bir ifade olduğunu gördüm ve düzelttim. Afyon’da parti otobüsünün arkasındaydım. O an duymadım. Uşak’a giderken öğrendim, aradım. “Burcu” dedim, “Bunu düzeltiyorum.” “Tabii başkanım, kastım o değil zaten” dedi.

Sizden sonra bir gazeteciyi arayıp...

Aramamış. Gazeteci arkadaş “Burcu Hanım’la konuştum” dedi. Aslında konuşmamış.

Ne olmuş?

Burcu Hanım dedi ki “Afyonlu bir gazeteciyle konuşmuş.” Ve Burcu Hanım’la ilerleyen saatlerde mesajlaşmışlar. Burcu Hanım, bir gün sonraki açıklamasında olduğu gibi, durumu anlatmış ama “Sürçülisan etmedim’ diye bir ifadem yok” diyor.

Geçmişte DEM’i tercih etmiş ama bu seçimde CHP’ye oy verecek seçmende kırgınlık yaratması doğal. Açıklamasının gecikmiş olması da iddiayı güçlendiriyor.

Hangi iddiayı?

Burcu Hanım laflarının arkasında duracak” iddiası. Sonradan, “Etnik kökeni, partisi, görüşü, ne olursa olsun kapımız açık” demesi doğru ama geciktiği için bize zarar verdi.

Hasar verdi mi?

O günlerde verdi ama bizlerin kullandığı ifadeler, Ahmet Türk tarafından CHP’nin yaptığı açıklamaların tamir edici olduğunun söylenmesi olumlu etkiledi.

İmamoğlu’nun yanıtını nasıl yorumladınız?

Burcu Hanım, düzeltmeyi daha erken saatlerde yapabilseydi, o açıklamaya gerek kalmazdı. Ekrem Bey’in Kürt seçmenle ilişkisini tarif açısından kurmuş olduğu bir cümle. Burcu Hanım’ın “Sözlerimin arkasındayım” dediği iddia edildiği için açıklamaya gerek duyuldu.

Hamza Dağ, Karşıyaka iskelesini Ensar’a verir

Antalya’da risk var mı?

Antalya’nın riski, tarihsel sürecinden geliyor. Antalya, 1980’den sonra bir gelmiş, bir gitmiş. İki kez üst üste başararak, tarihi kısırdöngüyü kıracağız.

Anketlerde geride misiniz?
Öndeyiz ama garanti yerde değiliz.

Ancak Hatay’da geride görünüyorsunuz.

Hatay’da en iyi alternatif Lütfü Savaş’tı. Hatay’dan iyi haberler geliyor. Başa baş bir yarış içindeyiz. TİP’in adayı seçim kaybettirme potansiyeline sahip.

Hatay’da görev muhalif seçmenlere düşüyor. AKP mi, CHP mi; karar verecekler? AKP’nin kazanıyor olması tarihsel bir mağlubiyet yaşatacak. Muhalif seçmenin CHP’ye destek vermesini söylüyoruz. Bu desteklerinden pişman etmeyeceğiz. Aday belirlerken yapamadığımız iş birliğini yönetirken yapacağız.

İzmir’de adayınız “Üç-dört puan ilerideyiz” diyor. Fark bu kadar az mı?

Önceki seçim aldığımız oydan İyi Parti ve DEM’i düştüğünüzde, AK Parti ve MHP’yi topladığınızda seçim kafa kafaya gibi geliyor. Şu an beş-beş buçuk puanlık fark var.

İzmir’de riskimiz yok ama Hamza Dağ gibi, Erdoğan’ın resmi ve partisinin logosunu gizleyen, takiyye yapan, ama başa geldiği takdirde İzmir’in tüm alanlarını TÜRGEV ve TÜGVA’ya tahsis edeceğinde şüphe olmayan, Ensar Vakfı’nın en önemli destekçisine karşı, İzmirlilerin korkulu rüya görmemek için partilerine sahip çıkması gerekiyor.

Hamza Dağ vakıf, dernek, tarikat, cemaat işlerini sever.

Adalar iskelesi, TÜGVA’ya verildi ya…

Karşıyaka iskelesinden başlayarak Ensar, TÜGVA, TÜRGEV ile 25’er yıllık sözleşme yapmasını istemiyorlarsa Dağ’ı İzmir’den uzak tutmalılar. Dağ, bir anda bıyıkları inceltti, rozeti çıkardı, meyhane sokağına daldıysa takiyyenin büyüğünü yapıyor.

İzmir’in asansörüne TÜGVA, paraşüt kulesine Ensar bayrağını çektirmek, Alsancak’ta gençlerin serindikleri yerde Bilal Erdoğan’ın kurulmasını istemiyorlarsa herkes seçimin önemini görsün.

Tunç Soyer ile Cemil Tugay barıştı mı?

Küsmemişlerdi de karşılıklı serzeniş olmuştu. Onu hallettik.

İstanbul’a gelmesi…

Gelip destek atması çok kıymetli. Ama zamanlama hatası var. İzmir’de çalışıp sonra gelse problem olmazdı? Öbür türlü kırgınlık yarattı.

Bursa’da sürpriz olur mu?

Bursa’da AK Parti, seçmeniyle inatlaştı. Siyasette ağır maliyeti olur. Alinur Aktaş’tan çok ciddi rahatsızlık var. Ben Aktaş’ın devam ettiğini görünce çok şaşırdım. O yüzden Bursa’yı sürpriz görmem.

Balıkesir’de İyi Parti adayı Turhan Çömez, “Bandırma’yı istedik, vermediler” diyor. Doğru mu?

Geçmişte büyükşehiri istediler, verildi. Başımıza gelen ortada. Sadece Bandırma’yı istemediler. Susurluk’ta kazanıyoruz, “Adayınızı çekin” dediler. Birkaç belediye daha istediler. Turhan Bey’in hatırlamadığı şu; Balıkesir’de borçlu değiliz. Mağduruz ve Balıkesirliler alacaklı. Halen bir şey istemek yerine onlar jest yapsalardı, karşı jestler yapmaya hazırdık. Balıkesir’de ya da başka yerlerde. İşbirliği yapsaydık İyi Parti birçok belediyeyi kazanacaktı. Kendileri açısından anlaşılır bulduğum tutumları, birçok belediyeyi almalarına engel olacak.

Cumhur İttifakı’nın, yani ülkemizin üstüne kara bulut gibi çöken Korku İttifakı’nın karşısındaki partilerin iş birliği yapabilmesi için samimi gayret gösterdik. Ancak olmadı. Biz farklı görüşlerde olan tüm partilerin kararlarına saygı duyuyoruz. Zaman zaman bizleri haksız eleştiriyorlar, ona da “Canları sağ olsun” diyoruz. Muhalefete muhalefet etmiyor, Korku İttifakı ile mücadele ediyoruz.

Ancak Meral Hanımla vatandaşın sorunları konusunda hemfikir olduğumuz çok konu var. Emekliler bunlardan biri. Ben en başından beri emeklileri konuşuyorum, Meral Hanımın da konuştuğunu görüyorum.

Belki Meral Hanımla seçim ittifakında buluşamadık ama Emekli İttifakı’nda buluştuk. Bunu da kıymetli buluyorum.

Derin devlet bile elinden geleni yapıyor

Kimi CHP’lilerin 31 Mart’ta başta İstanbul olmak üzere CHP’nin başarısızlığı üzerine rövanş arayışında olduğunu gözlemliyorum.

31 Martta büyük başarı elde edeceğimizi düşünüyoruz. 1 Nisan günü başka hesapları olanlar varsa bu onların hesabı.

Ama sarayın da hesabı var. Onlar şunu biliyor: “Tek başına bıraktık CHP’yi. CHP bir başına 31 Mart’ı kazanırsa iktidar için çok yıpratıcı, CHP için çok güçlendirici olacak.”

Bunun olmaması için saray elinden gelen her şeyi yapıyor. Bence derin devlet bile elinden gelen her şeyi yapıyor.
Devletin çeşitli kademeleri elinden gelen her şeyi yapıyor.

Parti devlet ayrımı ortadan kalkmış.

İşler iyi giderken, birilerinin felaket beklemesi CHP’nin başarısının kendi siyasetlerinin sonu olduğunu düşünmelerindendir. Partimiz de seçmenimiz de küçük hesaplarla meşgul olanlara paye vermez.

Kılıçdaroğlu ile görüşebildiniz mi?

Kampanya başladığından beri görüşmedik. Partinin geleneğinde önceki genel başkanların seçim çalışmasında bulunması yok. Bunu Kemal Bey de hatırlattı.

Ama eski genel başkanlar aday tanıtım toplantısına geldi.

Ben (Kılıçdaroğlu’nu) davet ettim. O gün sesinden belliydi. Nezleydi. Sonra yanlış anlaşılacağını düşünerek, özel kalemi aramış. “Kemal Bey’in bu hafta sonu hiçbir programı yok” dediler.

Kılıçdaroğlu’ndan katılım beklentiniz var mı?

Önceki genel başkan takdir eder ve katkı sağlamak isterse onur verir. Yüz yüze görüşmemizde “İlerleyen dönemlerde çeşitli etkinlik ve mitinglere katkı sağlarsanız onur verirsiniz” dediğimde “Düşüneyim” demişti.

CHP’de son kurultaydan kaynaklı sanki açık yara gibi bir durum var.

Kemal Bey defalarca tweet attı ve açıklamalar yaptı. Ama statükonun devamını savunan, değişim karşıtı arkadaşların, ki partiyle ne zaman nasıl ilişkilendiğini bilmediğimiz birtakım tipler, güya Kemal Bey adına konuşup Kemal Bey’e de partiye de zarar vermeye çalıştıklarını, zarar verdiklerini görüyorum. Bu süreçte Kemal Bey katkı vermek isterse, onur verir, şeref verir.